1970’li yıllarda Avrupalı devletlerin bir araya kurallarını koyduğu ve uygulamaya başladığı ATP Konvansiyonu temel olarak taşıma süreçlerinden gıda güvenliğinde belirli bir kaliteyi sağlayan bir standartlar bütünü olarak biliniyor. Özellikle Avrupa ülkelerine gıda taşıması yapan Türk uluslararası nakliye şirketlerinin daha yakından bildiği ATP Konvansiyonu’na Türkiye’nin ilk defa 2012 yılında imza atması önemli bir dönüm noktası oldu. Anlaşmaya taraf olunmasıyla birlikte yurtiçi gıda nakliye şartları da gündeme gelirken 2022 Ocak ayı ise bu süreçte başka bir önemli dönüm noktası oldu.

ATP Konvansiyonu’nun uygulama aşamasında sürecin ilgili taraflarını bir araya getiren Bozulabilir Gıda Maddelerinin Taşınması Hakkında Yeni Mevzuat ve Sektörel Uygulamalar Çalıştayı sürecin detaylı bir şekilde masaya yatırıldığı önemli bir platform oldu.

Çalıştay’ın ikinci gününde “Soğuk Zincir Taşımacılığı” başlığında düzenlenen panelde Türkiye’nin en büyük soğuk zincir lojistiği markası Netlog Lojistik’ten Özel Müşteriler Grup Müdürü Sait Can Şardağ, İmsan Lojistik Genel Müdürü Kerem İmrak, Deisko Ltd. Şti. Genel Müdürü Eppo Woortman, SKT Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Baki konuşmacı olarak yer aldılar. Deneyimli ATP Uzmanı Emrah Deniz ise panele moderatörlük yaptı.

Netlog Lojistik bütün operasyonlarında ATP’li araçlar kullanıyor

Soğuk zincir taşımacılığında bütün sürecin insan sağlığını bozmayacak şekilde yönetilmesi gerektiğini ifade eden Netlog Lojistik Özel Müşteriler Grup Müdürü Sait Can Şardağ,bu konuda kendilerini sorumlu hissettiklerini açıkladı. Sektörde yaşanan sorunun ürünlerin doğru koşullarda depolanıp doğru zamanda taşıyamamaktan kaynaklandığını söyleyen Şardağ, “Tedarik zincirin tüm haklarında parti numarası bazında ürün ve ortam sıcaklık değerlerinin takip edilmesi ve bilgilerin depolanması gerekiyor. Biz, bu işlemleri yapıyoruz. Günün sonunda ürünleri doğru ısılarda taşımak gerekiyor. Biz, ürünleri dört farklı sıcaklıkta taşıyoruz. Kuru, serin, soğuk ve donuk olarak taşıyoruz. Soğuk ürünler ise iki ayrı ısı ortamında taşınıyor. Operasyonlarımızı ATP Sertifikalı araçlarla yürütüyoruz” diye konuştu.

Sorunların çözülmesi için bazı önerilere de konuşmasında yer veren Şardağ, kuralları uygulanabilir ve takip edilebilir olması gerektiğine dikkat çekerek kamu ile özel sektör mekanizmasının daha da güçlenmesi gerektiğini kaydederek denetlemenin de önemine dikkat çekti.

Netlog Lojistik’le ilgili verilere yer veren Şardağ sunumunda şu bilgileri aktardı: “Türkiye’nin en büyük lojistik şirketi olarak 3900 özmal araç, 12 lojistik markası 11,000 kadrolu personelle çalışıyoruz. 6 ülke 76 depo ve 1400,000 metrekare depolama alanı. Yılda 7 milyon ton gıda ürünü taşıyoruz. 1,5 milyon ton ile sebze meyvenin yüzde 3’ü, 1,3 milyon ton ile çiğ sütün yüzde 13’ü, 300,000 ton ile dondurulmuş gıdanın yüzde 25’i, 300,000 ton ile dondurmanın yüzde 90’ını taşıyoruz.

Lojistikte dijital dönüşüm önemine de dikkat çeken Şardağ, konuyla ilgili şunları söyledi: “Araçların konum takibinin yanı sıra sıcaklık takibini araç içi sensörlerle aktif olarak IOT teknolojisiyle yapabiliyoruz. Araçların içine konulan sensörlerle ısı takibi yapılıyor, olası bir ısı kırılımında erkenden haber alınabiliyor. İsrafı önlemek için bu çok önemli. Blokchain ise bütünleşik bir takip sistemi olarak önemli Üretici, mesela ürettiği tavuğu kaydediyor. Taşımacı yine satış noktasına getirdiği süreci buraya kaydedebiliyor ve satıcı ürünü hangi koşullarda sunduğunu ekleyerek müşteri için bir barkodla tüm sürecin izlemesi sağlanabiliyor.”

Gönderici ve nakliyeci sorumluluğu net olmalı

Daha sonra söz alan İmsan Lojistik Genel Müdürü Kerem İmrak, CMR Sigortası’yla ilgili süreçle ilgili bilgi vererek bunun ATP’yi destekleyici bir yapı olduğunu kaydetti. CMR’nin bozulabilir ürünlerle ilgili maddelerle ilgili de bilgi veren İmrak, yükleme, boşaltma gibi işlemlerin gönderici sorumluluğunda olduğunu, ancak nakliyecinin yükümlülüğü kalmasa da bunu ispat etmesi gerektiğini vurguladı.

ATP’de verimliliğe odaklanmalı

Panelde konuşan Deisko Ltd. Şti. Genel Müdürü Eppo Woortman ise  ATP kurallarının özellikle maliyet olarak bir yük olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizdi.  ATP kuralarının şirketlerin lojistik süreçlerinde daha yüksek verimliliğe çok olumlu katkıda bulunabileceğini söyleyen Woortman, doğru ekipmanla ve bilgi birikimiyle mikro dağıtım daha sürdürülebilir olabileceğini sözlerine ekledi.

Gıda kaybı 80 hastane yapımına bedel

DAF Yeni NEsil Elektrikli Kamyon Teslimatlarına Başladı DAF Yeni NEsil Elektrikli Kamyon Teslimatlarına Başladı

Panelin son konuşmacısı olan ve online olarak katılan SKT Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Baki ise gıda kaybındaki büyüklüğe dikkat çekerek, 14,5 milyon ton gıdanın heba olduğunu ve bu parayla her yıl 80 hastanenin yapılabileceğini vurguladı. Uluslararası taşımacıların sınır geçişlerinde yaşadığı sorunlardan da bahseden bu durumun hem zaman hem de para kaybına yol açtığını sözlerine ekledi.

Editör: Akın Öcal